6.4.09

İkram

Yavuz Sultan Selim Han döneminde, İran Hükümdarı Şah İsmail, kıymetli Mücevher ile dolu bir hediye sandığı gönderiyor Hünkara. Sandık açılır... İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkar. Fakat sandık açılır açılmaz etrafa pek fena koku yayılır. Önce hiç kimse bir anlam veremez, nadide mücevherle dolu sandıktaki bu fena kokuya. Sonra mesele anlaşılır. Sandığın dibine insan dışkısı doldurulmuştur... Yani Şah İsmail aklı sıra Padişaha hakaret ediyor.



Yavuz Sultan Selim Emir verir; "herkes düşünsün,bu edepsizliğe Osmanlı`nın Şanına yakışacak şekilde bir mukabelede bulunmalıyız" ve çözümü yine kendisi bulur.


Aynı şekilde mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatılır. Sandık içine o zamanın en nefis gül kokulu lokumlarından hazırlanılmış bir kutu yerleştirilir. Kutunun altaltında da, bir satırlık yazıdan ibaret, not iliştirilir. Hediye sandığı itina ile süslendikten sonra Şah ismail`e gönderilir.


Sandık Şah`ın huzurunda açılır. Sandık açılır açılmaz, etrafa mis gibi gül kokusu yayılır. Mücevher vs.gibi hediyeler takdim edildikten sonra Osmanlı Elçisi Şah`ın tedirgin olmaması için önce kendisi tatmak kaydıyla büyük bir saygı ve nezaketle Şah İsmail`e lokumdan takdim eder. Bilahare, görevliler,huzurda bulunanlara teker teker ikram etmeye başlarlar,l okumdan. Şah, bütün bu olup bitenlere bir anlam veremez.


Osmanlı Elçisi Şah`ın şaşkınlığını gidermek için lokum kutusunun altına iliştirilmiş mütevazi pusulayı uzatır. Pusulayı okuyan Şah`ın gözünde bu sefer şaşkınlığının yerini büyük bir utanç ifadesi alır;

"İsmail, Herkes Yediğinden İkram Eder"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder